TGRT BELGESEL


TGRT HABER

hastane_randevu.jpeg

GEMİÇ KÖYÜ SAYFASI

20 Eylül 2015 Pazar

İSTANBUL ZİYARETİMİN DEVAMIDIR


 
Sevgili öğretmenimiz Gülsen Varol Hanımefendinin kitabı, ALBÜMDEKİLER'i aldığım gün, diş tabibine de gittim. 


İSTANBUL ZİYARETİMİN DEVAMIDIR

KADIKÖY YOLCULUĞU


Kadıköy'e sadece ALBÜMDEKİLER romanını almaya gitmedim. Ramazan ayı boyunca ağrıyan dişimi çektirmek için de oradaydım. Her zaman uğramadığım. Fakat iyi bir diş hekimi olduğunu bildiğim doktor'un muayenesinin merdivenlerini korka, korka çıkıyorum.
Yaş altmış dört. Tansiyon hastasıyım. Hergün hap almam gerekiyor. Gazete haberlerinde okudum. Bir özel diş polikliniğinde uyutulan çocuk, bir türlü ayılamıyor. Komada yatıyor. Kalp atışlarım hızlı hızlı çarpıyor. Kızımı ya da hanımımı bu doktora getirdiğimde, cesurluk taslıyordum. Bu düşünceler içindeyken, diş hekiminin dairesinin önüne geldim. Burada çok iyi hatırladığım bir anım var. Mümkün olursa, bir gün yazarım. Gayri ihtiyari zili çaldım. Yine aynı kişi kapıyı açtı. Bu kapıyı açan adam, benim yaşlarımdadır. Diş hekiminin tanıdığı olur. Gözleri çok iyi görüyor. Fakat kulakları duymuyor. Hemen hemen hiç duymuyor. Sanırsın, adamın kulakları, kulak değil, duvar. Fakat muayenenin her yönünde, ışıklar var. Zil çalıyor, fakat ışıklar daha bir şiddetle yanıyor. O da bu ışıkları görüyor. Kapıyı açıp içeri buyur ediyor. Biz millet olarak, diş hekiminden hep korkarız. Diş koltuğunda kalb krizi geçirenler bile vardır. Nitekim şu küçük çocuk, hiç aklımdan çıkmıyor. Zavallı yoğun bakımda tutuluyor. Uyanmayı bekliyor. Diş hekiminin kapısını açan görevli, beni tanıdı. Ve:

"-Hoş geldin" dedi. Aramızda geçen o hadiseyi de, hatırladı. Hafifçe gülümsedi. Doktorun bir hastası olduğunu, biraz beklemem gerektiğini öğrendim. Diş doktorları hastalarının yanından hiç ayrılmazlar. Sanki başka hiç hastaları gelmeyecekmiş gibi, ilgilenirler. İnsanların sağlığı için çok dikkat ederler. Hoş benim tanıdığım doktorların çoğunluğu öyledir. Hele bir özel hastanede, Dahiliye Doktoru bir tanıdık var. Hastasının muayenesi bittikten sonra, onunla beraber odadan çıkar ve:

"-Acil hasta var mı?" diye sorar. Varsa onu çağarır. Yoksa sıradakinin gelmesini söyler. Hastayı içeri aldığında ise, bir daha hiç hasta yokmuşcasına, onu güzelce muayene eder. Eski tabirle, tepeden tırnağa tetkik eder. Son hasta kalıncaya kadar da görevini bırakmaz.Hastaları gece saat yirmi ikiye kadar muayene ettiği olur. Allahu Teala ondan razı olsun. Doktorumuzun karşısında olunca, bu ihtimam çok hoşumuza gider. Fakat sıra beklerken hiç öyle olmaz. Mesela bizi beklemişçesine durakta duran otobüse bindiğimizde, hemen hareket etmesini isteriz. Oysa belki bizden sonra gelecek, bir yolcu vardır. O da yetiştim diye sevinecektir. Bile bile beklemek, bizi hep üzer.

Biz insan olarak genellikle, benciliz. İstisnalar kaideyi bozmaz. Hem bekledim. Hem de bu düşünceler içinde, gittim, geldim. Zaman ne kadar geçti, bilemedim. Çünki günlük gazetelere de dalmıştım. Diş hekimi her taraftan gazete almıştı. Hepsine göz gezdirdim. Ben kendim dahi, çeşitli gazete ve dergi alıyorum. Her gün aynı gazeteyi okumamaya gayret gösteriyorum. Fakat mutlaka, günde bir gazete alıp okuyorum. Bazen iki ve hatta üç gazete aldığım da oluyor.

Sebebini sorarsanız. Etkilenmek istemiyorum. Nasrettin Hoca gibi, her düşünceye "sen de haklısın." Sözünü söyleyebilmek, hüner ister. Bu gazete sahipleri her görüş ve düşünceye, yayın organlarında kontenjan ayırsalar, aile bütçelerimiz denk gelecektir. Gazeteden başımı kaldırdığımda Diş Hekimi ile göz göze geldik. Randevusu almamıştım. Ta Gebze’den geldiğimi, belirttim. Maddi sıkıntılarım sebebiyle, Erenköydeki evimi sattığımı, daha ucuza Gebze'den ev aldığımı söylemedim. Fakat beni içeriye davet eden sözünden sonra, peşinden muayene odasına girdim.

Son sistem makinalar almıştı. Özel koltuğa oturmamı işaret etti. Oturdum. Elinde bir tansiyon aleti ile geldi. Tansiyon hastası olduğumu biliyordu. İlacımı alıp almadığımı sorunca, aldığımı belirttim. Koluma ve tam damarımın üzerine gelmek şartıyla, tansiyon aletini taktı.. Tansiyonum normalden yüksekti. Zaten dişim apse yapmıştı. Bu durumda çekim işleminin olamayacağını anladım. Çünki diş çekiminden önce yapılan narkoz, tansiyonu yüksek bir insanı, komaya sokabilirdi. Başka zaman gel. Ya da Gebze' deki meslektaşlarımız da çok iyi hekimlerdir. Orada da tedavi olabilirsin. Hatta bu dişi çektirme, kanal tedavisi ol. Gibilerden özetle anlattı. Kendisine teşekkür ettikten sonra, doğru kitap almak için çarşının yolunu tuttum. Çarşıdaki ilk kitapevine soran gözlerle girdim. Tezgahtar gence:

" -ALBÜMDEKİLER isimli roman siz de var mı?" dedim. O da güler yüzle beni süzdü. Hemen vitrine yakın raftan, istediğim ALBÜMDEKiLER kitabını buldu. Çevreci bir poşete nazikçe yerleştirdi. Kasadaki bey efendiye yolladı.

Parasını ödedikten sonra, oradaki bir lokantaya uğradım. Güzelce karnımı doyurdum. Daha sonra da trene doğru yürüdüm. Haydarpaşa Garı Padişah Aldülhamit zamanında yaptırılmış. Gidenler söylüyor. Bir benzeri de bağdat’taymış. O da aynı dönemde yaptırılmış. Hatydarpaşa Tıbbiye Mektebi( bir ara lise oldu. Şimdi yine üniversite) ile Haydarpaşa Numune Hastanesi de aynı devirde yaptırılmıştır. Hala dimdik ayakta duruyorlar.

Haydarpaşa garının da tarihe karışacağını, marmaray projesi ile banliyo trenlerinin bir daha bu istasyona hiç uğramayacakları, açılmakta olan tünelin içinden, Gebze'ye kadar gideceklerini, uzun yol trenlarinin ilk durağının ise Gebze olacağını, belirtiyorlar. Görelim mevlam neyler. Neyler se güzel eyler. Gebze’den banliyo trenine binen bir yolcu , tünel içinden giderek, ta halkalıya hatta daha da uzağa kadar gidecekmiş. Öyleyse bu tarihi yapıyı doya doya seyrederek, hatta önümüzdeki iskeleye yanaşan şehir hatları vapurunu da doyumca görerek, biraz beklemek istedim.

Vapur ağır ağır iskeleye yanaştı. Gemicilik teriminde ne derler buna bilmiyorum. İnsanlar yaydan kurtulmuş ok gibi, gemiden –trene doğru yürümeye başladılar. Bu koşuşturmayı seyretmek, ömre bedeldir. Sizi çok seviyorum, sevgili hemcinslerim. İnsan olduğunuz müddetçe de seveceğim. Sakın yaralı hayvanlar gibi, saldırgan olmayın. Onlar hayvan. Sağa sola zarar vermeleri normal. Siz insansınız. Sağın ve solun kıymetini bilin. Demokrasi içinde bu ülkede hep beraber, kardeşçe yaşayın..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder