TGRT BELGESEL


TGRT HABER

hastane_randevu.jpeg

GEMİÇ KÖYÜ SAYFASI

20 Eylül 2015 Pazar

İSTANBUL SEYAHATİM

ALBÜMDEKİLER
20 Eylül PAZAR

Sıradan bir eylül günü, değil. Bugün hayatımda çok şeyler oldu. Daha önceki yazılarımda yazdım mı? Bilmiyorum. Altmışdokuz yaşımdayım. Yetmişsekiz milyon insan içinde sıradan biriyim. Yani ünlü bir kişi değilim. Günü gelince, benden öncekiler gibi, çekip gideceğim; o bilinen yolculuğun ulaştığı yere.. Burada yazı yazmasam, belki bir iki kişi meraklanır da. Bulunduğum yerde olmasam beni kimse aramaz. Hatta insanlar içindeyim, hatırımı soran yok. Gelelim bugüne.. Bugün olağandışı olaylar oldu.

Bulunduğum muhitten, bir gün için ayrılmak istedim. Özlediğim şehre, bir defa daha gitmek , o güzel insanları görmek arzusu ile yandım, tutuştum. Evden ayrıldığımda saat 09.00 du. İstanbul'a geldiğimde ise, zaman makinası 11. 30 du. İstanbul'un en güzel semti Kadıköydür. Burada şairler yetişir. Hergün şehir hatları vapuru ile yolculuk yapanlar, elbette şair olurlar. Kadıköy içinde yaşayanları sanat duygularıyla besler. Erenköy, Göztepe, Feneryolu ve ille de Moda. Adaları seyreden Bostancı'yı unutmamak, lazım. Kadıköy'e her gidişimde mutlaka bir kitap alırım. Bu sefer uzun zamandır, almayı düşündüğüm, bir romanı alacaktım. İnternet ortamından kitap almayı sevmiyorum. Kitabı okumadan önce, şöyle bir incelerim. İlk sayfa çok önemlidir. O sayfadaki yazılar biraz gizemli olmalı. Okuduğumuz kitaplar, sürükleyici bir ifade ile yazılmış olmalı. Bu düşünceler içindeyken, Osmanağa camiinden ezan sesi gelmeye başladı. Abdestim vardı. Bu tarihi cami, her zaman dolu dolu olur. Onun için hemen içeri girmeliyim diye düşündüm. Namazdan önce hoca efendi bizlere nasihatte bulundu. Bu cami, büyük İslam Alimi Seyyid Ahmet Mekki Efendi ve daha nice alimlerin insanları irşad ettiği bir ülvi makamdır. Yine bir din görevlisi, cemaate sesleniyordu. Özetle şöyle diyordu.

- Müslümanın çalışması da ibadettir.

Müminin çalışması ibadettir. Fakat imansızın çalışması ibadet olamaz. Ben namaz kılmam ama bak çalışıyorum, bu da ibadettir demek yanlıştır. Namaz kılmayanın da çalışması ibadet olmaz.

Kimseye muhtaç olmamak için çalışmak çok kıymetlidir. Peygamber efendimiz, Hazret-i Muaz ile müsafeha edince buyurdu ki:

- Ya Muaz, ellerin nasırlaşmış.

- Evet ya Resulallah, kazma elimde toprakla meşgul oluyor ve bu sayede çoluk çocuğumun nafakasını kazanıyorum.

Fahr-i kâinat efendimiz, Hazret-i Muaz ı öpüp buyurdu ki:

- Bu eli Cehennem yakmaz.
Yine bir gün bir genç, sabah erkenden işine gidiyordu. Eshab-ı kiramdan bazıları, bunu uygun görmediler. Orada bulunan Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Öyle söylemeyiniz! Eğer kimseye muhtaç olmamak, ana babasını ve aile efradını muhtaç etmemek için işine gidiyorsa, her adımı ibadettir. Eğer kazanacağı para ile öğünmek, keyf sürmek niyetinde ise, şeytanla beraberdir.)

Görüldüğü gibi bir müslümanın iyi niyetle çalışması ibadettir. Fakat kâfirin ve her haramı işleyen kimsenin çalışması ibadet olmaz. Namaza ne lüzum var, çalışmak da ibadettir demek çok yanlıştır. Böyle söyleyen kâfir olur. Namaz kılan, haramlardan kaçan kimsenin iyi niyetle çalışması ibadettir.

Bu güzel sözlerden sonra öğle namazını kıldık. Namazdan sonra insanlar birbirlerine güler yüzle öyle bir bakıyorlar ki, bu tebessüm eden gözlerin ışıltısı hep yüreğimdedir. Şimdi yemek zamanı, yıllardır bu ilçeye geldiğimde, yaptığım gibi, aynı lokantaya gittim. Oradakiler, beni tanıdılar. Hatta sorular da sordular. İstanbul dışında bir yerleşim yerinde olduğumu öğrendiler. Aylardır, buralarda olmadığımı ve ilk defa yolumun düştüğünü de öğrendiler. Yolculuk sırasında okuduğum gazeteyi onlara verdim. Müşterileri eskisi gibi değil. Simit saraylarının daha rağbet gördüğünü, öğrendim. Artık simitler açıkta satılmıyor. Simit sarayı adıyla dükkanlar var. Buralarda insanlar oturdukları yerde, yanında çay da söyleyerek, açlıklarını bastırıyorlar. Otuz yıl evvel de böyleydi. Kahvehanelere giderdik. Oralara gelen simitçilerden, susamları fazla olanı seçip, bir tane alırdık. Kahvecinin getirdiği çaydan, yudum yudum içerek, kahvaltımızı eda ederdik. O günlerin nostaljisi, bu simit sarayları.. Kahvelerde ne sohbetler olurdu. Hükümetler kurulur. Devletler kurtarılırdı. Halk tam politize olmuştu. Şimdi iki yakası bir araya gelmeyen insanların, ağzını bıçak açmıyor. Manevi duyguları da olmasa, perişanlıkları, isyana dönüşecek. Bu yüzden uysallar. İnsanın bir inancı olması, cemiyetin huzuru için de gereklidir.

Önüm sıra yürüyen kalabalığa katıldım. Bir kitapçının önünde durdum. İçeri doğru emin adımlarla yürüdüm. Kitapları inceliyorum. Tezgahtar soran gözlerle bana bakıyor. Yardımcı olmak istedi. Bu günlerde en çok satan bir romanı tavsiye etti. Önerilen eserin ismi:"ALBÜMDEKİLER"Kapağını açtım. Tanıdık bir yazar. Kendisini internetten tanıyorum. Blog sayfası var. Blog yazılarını zevkle okur ve yorumlar yazarım. Yorumlara bir öğretmen gibi, cevaplar yazar. O yazdıkça bizi eğitir. Zaten kendisi öğretmendir. Gönlü vatan sevdasıyla doludur. Blog sayfasında, bu kitaptan bahsetmişti. Alırım diye düşünmüştüm.Yukarıda da yazdığım gibi bu kitabı almak için buradaydım. Kitapçı da ilgiyle methedince, size bu olayı anlatmak istedim.Uzun zamandır, almayı düşündüğüm romanı, ellerimle tutuyordum. Büyük bir sevinç yaşadım. Hiç tereddüt etmeden, bu kitabı aldım. Kitapçının elinde çevreci bir çanta. İçinde ise bize önerdiği kitap, ALBÜMDEKİLER vardı. Kadıköyde hangi kitapçıya sorarsanız, bu ramanı size tavsiye edecektir. Okumaya başladığımda, bir daha bırakamadım. İşta en güzel anılar yaşadım dediğim günün belgesi, ALBÜMDEKİLER kitabıdır. Sizlerin de iyi hatıralarla bir gün geçirmenizi dilerim. Bulunduğunuz yerden, ya da internetten bu harikülade yapıtı almanız için gayretinizi beklerim.

Sağlıkla kalın sevgili okuyucularım. Yorumlarınızı beklerim.

Albümdekiler romanının yazarı, emekli ingilizce ve müzik öğretmenidir. Kitabı elinize aldığınızda, hiç bırakmadan bir solukta okuyacaksınız. Seçkin kitapçılarda ve internet sitelerinde bulunuyor. Almanızı ve okumanızı tavsiye ederim.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder