TGRT BELGESEL


TGRT HABER

hastane_randevu.jpeg

GEMİÇ KÖYÜ SAYFASI

20 Eylül 2015 Pazar

GEMLİK ÖZLENEN BİR KENT



Gurbet Yazısı             

Gurbettir, yakınındayken kıymetini bilemediğin kıymetlilerinin, kıymetini öğreten. öyle bir ezberletir ki, bir ah ! çeksek karşı dağlar inim inim inler. Yüreğimizi kor gibi yakan ateştir, gurbet.                    Anamızdan, babamızdan, arkadaşımızdan, dostumuzdan, sevdiğimizden, ayrı kalmak, gurbettir.Elimizin kolumuzun bağlı kalması, gelememek, destek olamamak ve sevdiğimiz yerlere, sevdiklerimizin yanına varamamak da gurbettir..
...............................................................................................................
Gemliklilere ve gurbetteki gemliklilere hususi bir sual etmek istedim.
Gemlik çok istisna bir ilçedir. Burada yaşayanlara sormalı, bu güzel ilçeyi...
BU makaleye yazacakları yorumları, şimdiden merak ediyorum.
Gemlik’ten uzak yaşayanlar gurbet acısını bilir. Şirin ilçemizde yaşayanlar ise bizleri merak eder.
Size ilk ayrılış günlerimi yazarak satırlarıma başlıyorum.
Bu koca şehre taşı toprağı altın diye gelenlerden biri de benim.
Şimdi Gemlik’te berberlik yapan amcamın berber dükkanına geldim.
-Hoşgeldin Hasan.
-Hoşbulduk..amcam bir müşterisini traş ediyordu. Babamı sordu. Diğer akrabaları sordu.
O çok memnun olmuştu. Ben de ise bir tedirginlik vardı.
Yalova’ya kadar otobüsle, sonra Kartal’a arabalı vapurla ,Kartal’dan trenle Feneryolu’na gelmiştim.
O yıllarda trafik derdi yoktu. İstanbulda bazı semtlerde tramvay bile vardı.
Nüfus ise Bursa’mızın bugünkü sayısı kadardı.Amcam Cahit Feneryolu semtinin en meşhur berberiydi.
Feneryolu şimdi bile yeşeren ağaçları ile eşsiz bir semttir. Burada İstanbul’un elit insanları oturur.
-Yolculuğum çok iyi geçti, Cahit dedim. Amcam benden küçüktür. İş aradığımı söyledim.
Amcam önce bana, sonra traş ettiği şahısa manalı manalı baktı. Müşterisi bana doğru döndü.
-Gemlik’li sen sahiden o güzelim ilçeyi bırakıp burada çalışmak mı istiyorsun? dedi.
Karşımdaki şahıs bana yardım etmek için adeta çırpınıyordu. Ne bilirdim? İstanbul’un
böyle kalabalık, vurdumduymaz,hele hele her türlü kanunsuzluğun olduğu bir büyük köy olacağını…
O beyefendi belki de bugünü görmüştü. İnsanoğlu çok kere elindeki güzeli kaybetmeden tanıyamıyor.
Fakat babamın en küçük kardeşi amcam her bayram bize geldiğinde İstanbul’u anlata anlata bize sevdirmişti.
Şu an yine aynı sevgi var. İstanbul sokaklarıyla insanlarıyla
Asırlardan bakan manzarasıyla hala sevilir,severiz.
-Evet efendim bu eşsiz güzellikleri içinde saklayan, bu şehirde yaşamak istiyorum.
-Peki pazartesi bu adrese gel. dedi ve bana cebinden bir kartvizit verdi.
Adresi de tarif etti. Kendisi o fabrikanın Personel Müdürüydü.
Emekli oluncaya kadar,binlerce işçinin istihdam edildiği, işletmede çalıştım. Emekli oldum. Fakat bu müstesna şehirden  ayrılamadım. Gemlik'e, doğduğum köy Gemiç'e dönemedim. Kalakaldım bu güzelim gurbet şehrinde, yani şehirlerin sultanı İSTANBUL'u terkedemedim.


Zaman zaman Gemlik’e geliyorum. Akraba ve dostlarımı ziyaret ediyorum.


Bundan sonraki yazılarımda gurbet hatıralarımı yazacağım. Bana yazarsanız sevinirim.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder