TGRT BELGESEL


TGRT HABER

hastane_randevu.jpeg

GEMİÇ KÖYÜ SAYFASI

26 Mart 2014 Çarşamba

BENDEN SELAM OLSUN


26 03 2014

YAZI VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM

YAZI VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM |  görsel 1
BİR KAHVENİN KIRK YIL HATIRI VAR BENDEN SELAM OLSUN DEDİK
SİZLERE BU SAYFALARDA HATIRALARIMI YAZACAĞIM. FAKAT SUYA SABUNA DOKUNARAK HER KONUDA YAZACAĞIM..

Sevgili Dostlar
Bu sayfalarda yazılanlar, kütüphanedeki en önemsiz kitabın içindekilerden daha da değersiz olabilir. Fakat kimler gidiyor, o muhteşem eserleri saklayan yerlere? İşte size düşüncelerimi anlatan, makaleler. Bu sayfalardaki en beğenmediğiniz bir anlatım bile, milyonlarca kütüphanelerdeki yazılardan, daha da kıymetlidir. Çünki sizin gözlerinizin önüne geldi. Yorumlar yazın. Yazdıklarınız, okunsun. Okuyanlar size cevap yazsın. Sonra içinde mücevher gibi kitabları koruyan, kütüphanelere de gideriz. Hakikatı araştırırız. Şüpheci olmak, insanı bilgi sahibi yapar. Bu kardeşinizi, menfi veya müspet yazılarınızla, ödüllendirin. Büyük harflerle yazıyorum. YORUMLARINIZI, BEĞENİLERİNİZİ VE ELEŞTİRİLERİNİZİ BEKLİYORUM.

H A S A N G Ü L E R
2014 M A R T 26 Ç A R Ş A M B A



17 Mart 2014 Pazartesi

KORKMAYAN İNSANLARA İHTİYAÇ VAR.

İYİLER CESUR OLMALIDIR.
2014 yılı için bir yazı
BAHARIN TAZE YAPRAĞI SARARDI.
TENCEREMİZİN ATEŞİ SOĞUMAKTA
2014 yılına endişeli bir adım attık.Bu endişelerle 2014 senesinin Mart ayını yakaladık.
2013 yılı çok zor geçti. Hatta geçemedi bile.. Geçen yıldan kalan meselelerimizi bu yılda halletmeye çalışıyoruz.Fakat yılın üç ayı bittiği halde, meseleler yerli yerinde duruyorlar.Zor bir yıl geliyorum, dedi. Geldi, gidecek. Gitmeden sorunlar çözülse, diye dilek tuttum. Önümüzdeki günlerin nasıl geçeceğinin tahminlerini yapanlar var.  Zor ve karmaşık bir yıl olacak, bekleyişi  içindeyiz.
Bu zorlukların sebebi dünya nüfusu olabilir mi?
İnsanlar son elli yılda hızla çoğaldı.
Tabii olarak dünyamızın dengesi bozuldu.
Yeşil alanlar azaldı. Boy boy binalar hatta gökdelenler kapladı, her yeri..
Yeşil alan azalınca hayvanların da yiyeceği azaldı. Hayvan nesli bitti bitecek.
Köylerimize gelen göçmen kuşları şimdi yok. Yabani hayvanların nesli devam etsin diye çalışmalar yapılıyor
Bazı yırtıcı hayvanlara bile, av yasağı getirildi.
Mesela bizim köyümüzde, yeşil ağaçlarıyla ünlü bir dağ var. Bu dağda yaşayan ayılar var. Hayvan hakları söylemi gereği, roman vatandaşlarımızın burnuna halka takıp büyüttükleri ve şimdi kocaman bir hayvan olan ayılar da var. Onları da dağa saldılar. Bunlar işin garibi insanlardan da kaçmıyor. Dağa kestane toplamaya gidenleri korkutuyorlar. Köyümüz büyük şehirlere göç verdi. Şimdi bu sevimli ayıların sayısı, köy nüfusunu da çoktan geçti. Haydi hayırlısı...
 Bundan yıllar önce, Roman vatandaşlarımızın ayı yavrusunu eğitip, onun sırtından paralar kazandığı olurdu.  Ayı oynatıcının, arada bir elindeki sopayla ayıyı dürtmesinden sonra hayvanın tempoya uygun hareketlerle zıplaması, sopaya tutunarak iki ayağının üzerinde dikilmesi ve bazen de yere yatarak bayılma numarası yapmasından oluşan ilginç bir şovdan ibaretti. En çok tutulan gösteri ise; “Kocaoğlan, hamamda karılar nasıl bayılır?” sorusunun ardından ayının bayılma numarası yapmasıydı. Gösteri bitince ayı oynatıcı kasketini çıkararak, etraflarında halka olan seyircilerden bahşiş toplardı. 1980’lerde ayı oynatmak kesinlikle yasaklandı. Hayvanlar toplanarak, Uludağ’da oluşturulan ayı yetiştirme ve rehabilitasyon merkezine götürüldüler.  Fakat bu hayvanlar uzun müddet kendiliğinden beslenemedi.  yabani hayata salıverildiklerinde, şaşkın ördek misali oldular. Hızla çoğaldılar. Çoğaldıkça da gıdaya daha çok ihtiyaçları oldu. Hazırcılık yaptılar.Köylülerin yetiştirdikleri sebze ve meyvelere musallat oldular.
Birçok ülkede ve tabii bizim ülkemizde de nüfus planlaması çalışmaları var. Aman sayımız az olsun. Biz fakir ülkeyiz,dedik. Ülkenin doğusu ve batısı arasında nüfus ölçeği karmakarışık bir hal aldı.
Önceki yıllarda nüfus oranına göre, topluma zarar veren insan sayısında terazi iyilerden yanaydı.
Nüfusumuz arttıkça bu denge de arızalandı. Çünki bir kötünün dokuz mahalleye zararı vardır.
Bu dokuz mahalle sözünün doğruluğundan olsa gerek, eski rahatlık kalmadı. Hem çalışmayıp, hem harcayacak bir nesil yetişti. Yani üretmeden tüketen pisikopat bir toplum ortaya çıktı.
Bütün dünyayı sarsan ekonomik krizin sebebi bu olsa gerek.
Çare yok mu? Var elbette. Çareyi kurtuluş savaşımızın ve cumhuriyetimizin ikinci adamı yıllar önce söyledi..
"-NAMUSLULAR DA NAMUSSUZLAR KADAR CESUR OLMADIKÇA KALKINAMAYIZ."
İşte ikinci cumhurbaşkanımız İsmet İnönü'nün sözü tüm dünya düzenine uygulansa, herşey güzele doğru koşacaktır.
Bunu hayata geçirecek sosyal demokrat bir lider, önce bizim ülkemizde, daha sonra da bütün dünya da yeni bir akım başlatacaktır.
HAYDİ İYİ İNSANLAR, CESARETLİ OLUN ARTIK..
İyilerin nüfusu geçen senelerden daha çok. Fakat kötüler de çoğaldı. İyiler ses çıkarmadıkça, kötülerin hükümranlığı sürüyor. Allahu Teala hepimize rızk yarattı. Önemli olan bu rızıklarımızı eşit bir şekilde paylaşmaktır.
Bu vesileyle nerdeyse dörtte birini tamamladığımız 2014 yılı için tüm iyi dileklerimi sunar, bu senenin kalan günlerinde olsun, özlediğiniz herşeye kavuşmanızı ve çok mutlu olmanızı dilerim...  Bir şair şöyle seslenmiş.
GÜLELİM, OYNAYALIM, BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ.

Önemli bir açıklama: 2014 yılı 30 Mart günü YEREL SEÇİM yapılacak. 2014 yılı Ağustos Ayında ise: Cumhurbaşkanlığı Seçimi yapılacak...

15 Mart 2014 Cumartesi

VATANDAŞLARIMIZ YAŞASIN!!!!!

YAŞAMA HAKKI
Fikirler özgürce, yaşasın. Karşı düşüncede olanlar, dinlemesini bilsin.
Acılar bitsin artık. Meydanlardaki, stadlardaki ve başka başka yerlerdeki olaylardan, bıktık artık.
Hürriyetimizin elimizden alınmayacağı, bir dünya, elbette ki hür bir VATAN, istiyoruz.
...........................................................
Bu güzel çiçeği kim söktü, aldı. Bu kediciği kim sokağa bıraktı. Bu zavallı sokak köpeğine yazık değil mi. Bu milyonlarca hayvana, kurban ediyoruz diyerek katliam yapılır mı? Bu ağaçlara  acımak yok mu? Burada bulunup da ağaçlar kesilmesin diyenlere, biber gazı püskürtmek doğru mu? .....................................................................................................................................................
Sevgililer günü dedik, evdekine çiçek getirdik. Et lokantasında kebabları, arkadaşlarımızla yedik. Yılbaşı dedik, hindileri sofralarımıza misafir ettik. Biz giyimimizde serbestliği yaşadık, fakat baş örtüsü ve manto giyenleri beğenmedik. Bu düşüncede olanların oy verdiği partiyi, yok saydık. İktidarda olsa bile, onu devirebilmek uğruna, herşeyi yaptık.   Gördüğünüz gibi, bu çatışmalarda bazı vatandaşlarımız yaralandı. Hatta ölümler bile oldu. Ne olacak şimdi? ................................................................................Suriye'de, Filistin'de, Irak'da, Afganistan'da canlarını kaybedenleri, hiç hatırlamadık.
....................................................................................
Bir özeleştiri yapamaz mıyız?  Ülkemizde veya başka ülkelerde yaşayan her canlının,  yaşama hakkı vardır. Bizim gibi düşünmeseler bile, onların fikirlerini dinleyebilmeliyiz. Karşı fikirde olanların seslerini duyurabilmesi için, biz de mücadele etmeliyiz. Hiç olmazsa, karşılarında olmamalıyız.
İnsanlar hangi ülkede yaşarlarsa, yaşasınlar; sözlerini gür bir şekilde duyurabilmelidir. Destekleyenleri var oldukça, bizim ülkemizde ve o ülkelerde iktidar olabilmelidirler.
Bir Devleti idare eden güç, seçimle gelmeli, seçimle gitmelidir.
En önemlisi de, insan hayatına değer  verilmelidir. Bu ihtiyar dünyada sevgiyle ve özgürce hayat sürmeliyiz. İnsanlarımızın düşüncelerini serbestçe söyleyebilmesi, sağlanmalıdır. Her düşünce, her inanç serbest bırakılmalıdır.
Kendi inancımıza saygı beklediğimiz gibi, karşımızdaki kişilerin inancına da, karşı çıkma malıyız. Velhasıl, özgür bir ANAYASA hemen ivedilikle meclisimizde kabul edilmeli, halkın onayıyla da resmileşmelidir. 
Bu ülkede yaşayan her fert, mevcut ANAYASA'ya bağlı olarak yaşamalıdır. Anayasanın dışına çıkan, kim olursa olsun, en sert bir şekilde cezalandırılmalıdır. Bu konu, Anayasanın ilk maddelerinden biri  olmalıdır.
 Sadece  hayvan ve bitkilere değil,bizim gibi düşünmeyen İNSANLARA da merhamet ve sevgi, göstermeliyiz. Yaratılan her canlıya, şefkatlı davranmak, İNSANLIK gereğidir.
BİTKİLERİN, HAYVANLARIN EN ÖNEMLİSİ İNSANLARIN YAŞAMA HAKKI OLMALIDIR.
Yaşayan her insanın, söz söyleme, yazı yazma ve sözlerini,  yazdıklarını, yayınlama hürriyeti olmalıdır.

14 Mart 2014 Cuma

GÜNLÜK YAZILAR SAYFASI




Benden selam olsun
SİZLERE BU SAYFALARDA HATIRALARIMI YAZACAĞIM. FAKAT SUYA SABUNA DOKUNARAK HER KONUDA YAZACAĞIM..
Hoşçakalın .